1. Kelimeleri gruplayarak oku
Yine çocukluğumuzdan kalan bir söylemdir: “Anlamıyorsan yavaş oku. Yine mi anlayamadın? Hecele!”
Hepimize yavaş ve küçük harf gruplarına odaklı okursak daha iyi anlayacağımız söylendi oysa ki bunun gerçekle pek ilgisi yok malesef. Gözümüzün görme alanı daha geniş ve beynimizin işleme kapasitesi de bundan çok daha fazladır.
Kelimeleri ikişer ikişer gruplayarak başlayabilir ve alışkanlık kazandıkça bu sayıyı arttırabiliriz. Böylece satır üzerinde göz sekmelerimiz azalacak ve zaman kazanacağız.
2. Geri dönüş yok!
Ortalama bir insanı, okuma yaparken izlerseniz gözlerinin olması gerektiği gibi soldan sağa ve ritimli bir şekilde akmadığını göreceksiniz. Ritmin bir yerinde gözler yukarı veya aşağı kaçmaya başlar. Hepimizde gelişen birkaç satır öncesinde ne olduğunu unutma ve geri dönme alışkanlığının sonucudur bu.
Geri dönüş, okuma hızını yaklaşık %35 oranında etkiler. Üstelik geri döne döne okumak, genellikle anlama yüzdesini de arttırmaz.
Görüşümüz bulanıklaşmaya ya da gözlerimiz anlamsızca satırlar arasında kaymaya başladığında bir kalem/işaretleyici kullanmak en iyisidir Bu, gözlerimizin yanlış kaymasını engelleyecek, her seferinde bir satır okumaya devam etmemizi sağlayacaktır.
3. İç sesi sustur
İç ses, sadece mırıldanmak ya da dudakları kıpırdatmak değil, gözlerimizle okuduğumuz zaman da içeriden konuşarak okumaktır ve okuma hızını artırmanın önündeki en büyük engeldir. Oldukça yaygın bir okuma frenidir.
Okumayı ilk öğrendiğimiz zamanlarda, her metni seslendirmemiz ve yüksek sesle okuma öğretildi. Öğrendikten sonra da kelimeleri beynimizde tekrarlamaya başladık, çoğumuzun alışkanlığı hala bu yönde devam ediyor.
Bu neden bizi yavaşlatıyor? Çoğu insanın ortalama okuma hızı, ortalama konuşma hızı ile hemen hemen aynıdır. Oysa insanın ortalama konuşma hızı dakikada 150 kelime iken düşünme hızı dakikada 1300 kelimeyi bulabilir. İç ses, okuma hızının gelişimini engeller.
“İç sesle okumazsam anlayamam.” fikrini kafamızdan atmamız gerekir. Okuduğumuz her şeyi seslendirmemiz gerekmez.
4. Kendini ölç
Okuma hızının değişimini ancak ölçerek fark edebiliriz.
Kendinizi test etmek için kısa bölümlere ayrılmış bir kitabı okurken her bölümde zamanlayıcı ayarlayabilir, sonra da kendinize okuduğunuz bölümlerle ilgili sorular sorarak hafızanızı yoklayabilirsiniz.
Daha kolayı olsun derseniz üniversite hazırlık düzeyi paragraf soruları bire birdir. Zamanlayıcıyı ayarlayarak her gün belli miktarda soru çözün. (mesela 10) Günlük olarak süreleri, doğru ve yanlış sayısını not edin. İlerlemeyi daha net fark edeceksiniz.
5. Metnin kaymağını al
Çok az zaman kaldıysa ve sayfalar önümüzde yığınla duruyorsa “Pareto Tekniği” olarak da bilinen Kaymağını Alma Tekniği’ni uygulayabiliriz.
Sayfalar süren bir metinde ana düşünce ve önemli noktaları yakalamak için ilk ve ikinci paragrafı okuyun. Sonra diğer paragrafların ilk cümleleri ve alt başlıklara bakın. Örnek verme ve detaylandırma kısımlarını atlayın. Böylece detaylara hakim olamasanız da konuyla ilgili genel bir fikir edinmiş olursunuz.
6. Belirlenmiş hedefler
Kendimize hedef vermek, bağlılık ve sorumluluğumuzu arttırır. Bunu ister sayfa sayısı ile ister daha önce bahsettiğimiz paragraf soruları ile yapın. Hedefe ulaştığınızdaysa kendinizi şımartın. Teşvikten kimseye zarar gelmez!
7. Kelime dağarcığı
Okurken karşınıza anlamını bilmediğiniz bir kelime çıkarsa ne yaparsınız? Durup ne olduğuna bakar mısınız yoksa atlayıp genel bağlamdan çıkarmaya mı çalışırsınız?
Tavsiyemiz, okuma esnasında genel bağlamdan çıkarmak ama okuma bitince dönüp ne olduğuna bakmaktır. Okuma yaparken sık sık bölünmemenin yolu da sözcük hazinesinden ve onun büyüklüğünden geçer.
Unutmayın, ne kadar çok kelime bilirseniz hem o kadar hızlı okur hem de kendinizi o kadar iyi ifade edersiniz.
8. Daha çok oku
Unutmamak gerekir ki “Pratik mükemmelleştirir.”
Nasıl bir profesyonel, sanatçı, müzisyen vb. düzenli olarak pratik yapıyorsa bir okuyucu da aynı şeyi yapmalıdır. Verilen metotları kullanarak ne kadar çok okursak o kadar iyi ve hızlı okuruz.
Son Yorumlar