1964 yılında New York’ta Catherine  Genovese adlı genç kadın, evine doğru yürürken, sokakta bir adamın saldırısına uğramıştı. Olay yarım saat sürmüş ve çevre apartmanlarda yaşayanlar gürültünün nedenini öğrenmek için pencerelere çıkmıştı. Hatta adam evlerin ışıkları yanınca bir ara korkup kaçmayı düşünmüştü. Ama kimse yardıma koşmamış hatta polisi bile aramamıştı. Bu durum sosyal psikolojide “seyirci etkisi (bystander effect)” olarak anıldı.

Yalnızken yardım etmeye daha çabuk ikna oluruz oysa başkalarının varlığı, yardım etme isteğimizi azaltır. Acil bir durumda, olaya tanıklık edenlerin sayısı ne kadar fazlaysa, acil ihtiyacı olan kişiye yardım etme ihtimali de o kadar düşüktür. Bunun nedeni yardıma ihtiyacı olan kişiye karşı duyulan sorumluluğun seyirciler arasında dağılmasıdır. İnsanlar, “Nasılsa başkası yardım eder.” diye düşünmeye başlar. Kimse doğrudan kendini sorumlu hissetmez. Ve sonunda kimse bir şey yapmaz.

Darley ve Latane adlı iki sosyal psikolog, bu olaydan sonra bir dizi deney yaptılar ve deney sonuçlarını 1968 yılında yayımladılar. Araştırmaları bizlere grup psikolojisi ve sorumluluğun dağılması olgusu hakkında çok şey öğretti. Artık biliyoruz ki insanların acil durumlarda yardım edip etmemesini,  olay yerinde başkalarının olup olmaması büyük ölçüde etkiler.

Seyirci Etkisi Neden Gerçekleşir?

Acil bir du­rumda çevremizde kimse yoksa bütün sorumluluğun bize ait olduğunu düşünür ve kişiye yardım ederiz. Çevremizde birçok kişi varsa, yardım etmek için hissettiğimiz sorumluluk bu kişiler arasında da­ğılır. Sonuç olarak, yardım etme davranışı azalır. Böyle durumlarda, insanlar ne yapması gerektiğini bilmediği için çevresindeki diğer insanların ne yaptıklarını gözlemler ve aynı davranışı sergiler.

Sonuçta olayın tanığı olan herkes aynı sorgulamayı yaptığı için, kimse hiçbir şey yapmaz. Ayrıca yardım etmek isteyen kişi, çevrede başka kişiler olduğu için “Acaba yanlış bir şey yapar mıyım?” korkusu yaşar. Bunun sonucunda yardım etme davranışından vazgeçer.

Araştırma İle İlgili Bir Deney

Latane ve Darley’in düzenlediği bir başka deneyde de katılımcılardan sadece bir anket doldurmaları isteniyor. Sonra  duvardaki bir hava deliğinden içeri beyaz bir duman süzülüyor. Kısa sürede odayı öyle çok duman kaplıyor ki anket kâğıdı bile zar zor görünebiliyor.

Bu deneyde odada tek başına olanların %50’si iki dakika içerisinde odadan çıkıp bir yangın tehlikesi olduğunu söyledi. 6 dakika sonunda katılımcıların %75’i deney görevlilerini uyarmak için odadan çıktı.

Peki ya yalnız olmadıklarında? Odada üç kişi birlikte otururken dumanın görülmesi durumunda ise 2 dakika içinde sadece %12, 6 dakika içinde de %38’inin dumanı yetkililere haber verdi.

Söz konusu olan insan davranışı olduğunda matematik de geçerli olmayabilir. Burada sorun, grubun üyeleri birbirlerine bakıp her şeyin yolunda gittiğini düşünmesi, yaşananlar belirsiz olduğunda gruplar hâlindeki insanların birbirlerini rahatlatmasıydı.

Sonuç olarak bu etki nedeniyle bir yardım isteği olduğunda yanıt verme konusunda tepkilerimiz azalır.

Yardıma ihtiyacımız olduğunda ne yapmalıyız?

Bir topluluğun içinde yardıma ihtiyacınız olursa doğrudan birinin gözlerine bakarak ondan yardım istemeye çalışın. Sokakta yürürken bir saldırıya uğrarsanız da herkesi ilgilendiren bir şey söyleyin: “İmdat!” yerine “Yangın var!” diye bağırdığınızda insanların camlarını açma ihtimali daha yüksek olacaktır. Bu da sizin saldırgandan korunma yüzdenizi arttırır.

Bundan sonra bir yardım çağrısı aldığınızda ilk harekete geçen siz olun. Aynı etki nedeniyle çevrenizde size katılanların sayısının arttığını görmeniz daha olasıdır.